29-30-31 Ekim tarihlerinde yalnızca Turkcell müşterilerine %50 indirim...
İyi alışverişler,
DeliKadın Pınar
Cevapları duyar gibiyim :)))
Evet bende çok istiyorum hele ki dışarıda yağmur yağarken böyle bir ortama çok ihtiyacım olduğunu hissettim birden... Neyse fazla hayale dalmayalım en iyisi...
Şimdiden herkese iyi hafta sonları diliyorum.
Bugün cuma yaşasın :)
İki Deli Kadın
Ne kadar sıkı sıkı tembih etsemde sonuçta henüz 4,5 yaşında... Geçen akşam girdiğim eczanede Pürel'in çocuklar için el temizleme spreyi ile karşılaştım ve hemen aldım..
Fiyatı : 5,5 TL
Gerçi pürel içinde etki etmediğini söylüyorlar ama yinede azda olsa temizler diye düşünüyorum... Sevgili Zeyno bana hastanede kullanılan Actoderm el dezenfekte suyundan aldı... Onu da yanımızda taşıyıp daha fazla dikkat ettik mi inşallah bize uğramaz diyorum ama maalesef ki doktorumuzun söylediği Türkiye nüfusunun 3/2'si okul çocuklarının ise %80'i bu mikrobu kapacakmış :(
Allah bizi korusun diyorum yalnızca...
DeliKadın Pınar
Birbirlerine sarılmışlar bir sevgi yumağı oluşturmuşlardı ama benim fotoğraf çektiğimi görünce dayanamayıp güzeeel bir poz verdiler...
Ben yıllardır asla hayır 2. olmaz diyorum..:) Eşim bir sürü şey planlamış vs… Bir gün sevgili Bilun’un sitesinde dolaşırken bu loğusa
tacına bayıldım… Pembiş pembiş…:) Hemen eşime ve çidoşa mail attım…
Bana bundan alacağınıza söz verirseniz size 2. bebeği doğuracağım diye :)
Canım kardeşim benim hemen Bilunla irtibata geçip siparişi vermiş ve 1 hafta sonra falan sürpriz şekilde elimdeydi…
Sen yeter ki doğur ne istersen sana alıcam diyordu güzel kardeşim…
İşte o zamandan bu zamana kadar evde duruyordu… E artık cinsiyetimiz de belli oldu bu tacı benim kullanacağım kesinleşti :)
O zaman gönlümüzdeki renk buydu… Allah ta gönlümüze göre verdi…
İşte size o müthiş taç… Bilun’un sitesini dolaşırsanız daha ne kokoş taçlar, broşlar, tokalar göreceksiniz bir bakın :)
Sevgiler,
DeliKadın Pinar
Bunlarda Pınar ve benden birer örnek...
Görür görmez içimizden şunu geçirmez miyiz? Yada tanıdığımız biri ise “Ne dolanıyorsun Manisa Tarzanı gibi” demez miyiz?
Tatile giderken yolumuzun düştüğü Manisa’da çoook lezzetli bir Manisa kebabı sipariş etmem ve altına açılan servis kağıdının Manisa Tarzan’ın hayat hikayesini yazması ile bu güzel, değerli insanı çok geçte olsa öğrenmiş oldum.
MANİSA TARZANI KİMDİR?
Manisa ile bağlantısı Türk ordusu ile beraber Manisa’nın kurtuluşunda kente girmiş olmasıdır. O yıllarda kül yığını haline gelen Manisa’yı eski haline getirebilmek için, yaşamı boyunca Manisa’ya ve Spilios’a binlerce ağaç dikmiştir.Ahmet bedevi ; Tarzan esprisine uygun bir biçimde,yaz-kış siyah şort upuzun sakalı ile o efsanevi tarzan filmlerinin bir izdüşümü gibi yaşamıştır.Manisa’yı yeşillendiren tüm ulu ağaçları o dikmiş, dikilmesine öncülük etmiştir. Dağda tek başına bir kulübede yaşamını sürdürerek ağaç kesenlerin korkulu rüyası olmuştur. Tarzan’ın Spil dağı’ndaki kulübesine insanlar otuz dakikada yol alırken tarzan bu yolu altı dakikada çıkmış, üç dakikada inmiştir. Hem de her gün üç dört kez. Tarzan eşsiz bir doğa sanatçısıydı. Manisa’ da yeşilin tonunu kanıyla, canıyla yarattı. Tüm fidanları orman olurken o kitaplaştı.
Kendisini ise şöyle dile getirmiştir ;
“Ahmet Bedevi bir çıplak garip adamdır. Ama ölünce ağaç sevgisi sembolü olacak,hangi idareci ağaç kestirirse rüyasına girecek,boğazına sarılacağım. Bu memleketin yeşile, yeşilliğe, ağaca, çiçeğe ihtiyacı var. Bu sevgiyi yaşatın ne olur ? ”
3 boyutlu teknikle çekilen ilk belgesel olma özelliğini taşıyan Okyanus Dünyası, bir su kaplumbağasının okyanustaki yolculuğunu anlatıyor. Filmin orijinal seslendirmesini Oscar ödüllü Fransız yıldız Marion Cotillard'ın yaptığını da hatırlatalım.
Konusu
Marion Cotillard (Deniz Kaplumbağası)
Bir su kaplumbağasının okyanustaki yolculuğunu 3D farkı ile izlemeye hazır olun...
Eski evimdeki stickerların hepsi birbirinden güzeldi ama en çok beğenilen bu oluyordu.Nereye yapıştırsam nereye yapıştırsam diye evin içinde dönerken aklıma bu daldaki kuş resmini duvardaki tablomun üzerine yapıştırmak gelmişti.İyiki de gelmiş...Çoook güzel bir hava yaratmıştı salonuma...
Delikadin Nuray
Eğer sizde benim gibi köpek gördüğünüzde ne yapacağını bilemeyenlerdenseniz işte size muhteşem bir alet Köpeksavar…
Delikadin Nuray
Bir bardak çay deyip geçmeyin aslında birçok gerçeği gösterir, hayatımızdan bir kesittir.
Çayın Alt Demliği "KAYNANADIR"
Sürekli Kaynar Durur.Hatta dikkat edilmezse TAŞABİLİR…
Üst demlik" GELİNDİR"
Alt demlik kaynadıkça onunda Hareketi artar.
Ama Zamanla da Olgunlaşır ve Demlenir....
"GELİNİN KOCASI” ise Bardaktır.
Her iki Çaydanlıktan da Yeterince Nasibini Alır.Biraz Kaynana Doldurur onu;Birazda Gelin...
Bu nedenle de Denge Unsurudur.
Açık ya da Demli çayın Hoşa gitmemesi Bundandır.... .
"ÇOCUKLAR" Çayın Şekeridir. Tat verir. Çok Şeker Çayın Lezzetini Bozar.Şekersiz çaya alışanlara ise bir tanesi bile fazla gelir...
"GÖRÜMCE" ise Çay kaşığıdır. Arada Bir gelir; Karıştırıp Gider....
"KAYINPEDERE GELİNCE" o da "Çay Tabağı"dır.Çayın Demine, Suyuna Karışmaz; Bir Kenarda Lök Gibi Oturur.Sadece Dökülenleri Toplar ve çevreye zarar vermesini engeller.
Ancak Ara sıra boşaltılması gerekir,Yoksa Taşıp Her şeyi berbat edebilir.
"ÇAY SÜZGECİ"
Ailenin Sahip olduğu Değerlerdir.Aileyi Dış Müdahalelerden Korur.Delikler Büyük olursa Çayın Tadı Kaçar.
Suyu Isıtan "ATEŞ" ise HOŞGÖRÜDÜR.
O Olmadan, Çay da Olmaz.
KISACASI
Bir Bardak Çay "AİLEDİR"ve
Ağız Tadıyla içilen Bir Bardak çayın Üstüne Yoktur..
Sevgiyle...
DeliKadin Nuray
Adanın eski adı Tenedos. Pers, Helen, Roma, Bizans ve Venedik egemenliklerinde yaşayan ada 1328 yılında Türklerle tanıştı. Osmanlı İmparatorluğu'na 1455'te katıldı. 1912 yılında Yunanistan'ın eline geçti. 1923'te ise Lozan Antlaşması'yla Türkiye'ye verildi. Halkı bağcılık, şarapçılık, turizm ve balıkçılıkla uğraşır. Sofralık çavuşüzümü çok meşhurdur.
Ahalisi hem Türklerden, hem de Rumlardan oluşan adadaki küçük kasabada bugün bile Türk ve Rum mahalleleri bulunuyor.
Bozcaada KalesiAdaya gelenlerin ziyaret ettikleri yerlerden biri de tarihi Bozcaada Kalesi. Adanın kuzey burnu üstünde kurulmuş olan kalenin, kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor.
Ütümün yanında bir de bana eşime dostuma dağıtmam için 75 tl'lik indirim kuponu verdiler.Sadece bu modelde değil Philipsin başka 2 ütü modelinde daha geçiyor bu kupon.
- Herhangi bir firmaya ait magnet yada mıknatıs
- Makas
- Sıkı bir yapıştırıcı
- Ve şekil vereceğiniz asıl malzemeler ( boncuk, doğal taş, renkli taş vb.gibi şeyler)
Ben ve Sesido yüreğimizin sesini dinleyerek canımız nereye gitmek isterse oraya gittik, beğendiysek gezdik, yedik, içtik, bol bol resim çektik hatta konakladık…
1,5 ay Muğla’ya yolu düşen bir arkadaşımızın rastlantı sonucu keşfettiği ve tavsiyesi üzerine bizimde uğradığımız, beğendiğimiz ve konakladığımız 2 yer oldu.
Belki yarın bir gün sizinde yolunuz düşerse aklınızda bulunsun diye paylaşıyorum sizinle…
İlk durağımız Çınar Muğla evleri...
Kleopatra (Sedir) Adası’na kalkan motorlara sadece 2 km uzaklıktaki bu yer bugüne kadar gördüğüm en güzel, en otantik yerlerden biri.Çınar ağaçlarından oluşturulmuş orman içinde ahşaptan tertemiz köy usulü evler ister tek katlı ister çift katlı, yer minderleri, şömine yani köy evi deyince aklınıza gelen her şey var bu evlerde.
Yediğimiz yemekler ise öyle lezzetliydi ki tabağımızdaki yemekler bitmesin diye dua ettik :) Hatta Ölüdeniz’de iken yemeklerini canımız çekince bir ara kalkıp gitmeyi bile düşündük vallahi…
İlgilenler için ise küçük bir fiyat bilgisi biz küçük olan evlerde kaldık ve oda için 70 tl verdik.Sabah kahvaltısı da dahil.
İncelemek isterseniz http://www.cinarmuglaevleri.com/ adresinden detaylıca görebilirsiniz.
Sevgiler
DeliKadin Nuray
Sizde hala üye değil ve üye olmak isterseniz işte adres
Düldülümüzle Marmaris ve Ölüdeniz arasında bir çok koy ve yer gezdik.Kelebekler Vadisi, Sedir Adası ve Saklıkent hayran kaldığım yerlerden sadece üçü...
Hatta Kelebek vadisi sahilinden dayanamayıp İkea'da para ile satılan güzel beyaz ve renkli taşlardan çantama atarak hatıra olarak yanımda getirdim...Taşlarımla ilgili güzel planlarım var desem şaşırmazsınız herhalde...
ve tasarımı kadar güzel...
Tv 'de her zaman bu kadar uzun bölümüne denk gelmiyorsunuz ama baştan sona izleyin...
Ürünü tasarlayan tüm ekibe de ayrıca tebriklerimizi iletiyoruz...
Bu kahvenin en kötü yanı böyle janjanlı saatlerde çoooook kalabalık olması ve ayakta duran insanların masalarda oturan insanların başlarında “hadi bir an önce kalkın” der gibi durmaları…
Ama biz bunlara rağmen yılmadık ve büyük bir azimle küçük ablam ile yer bulmak için eşim ve eniştemde ise fırında simit alma kuyruğunda savaştık…:)
Aslında yazarken bile ne eziyet çekmişiz yaww dedim ama sonra o gevrek simitlerin tadı ve Çengelköy salatalıklarının tadı damağımda canlanınca bu eziyete değer diyerek vazgeçtim…
Aşağıdaki minnoşta bir elinde peynir bir elinde salatalık ile artistik poz veren 4,5 yaşındaki yiğenim Azra…
Belki bilmeyenler vardır bu kahvenin ün alması taaaa çocukluğumun muhteşem dizisi Süper Baba’nın zamanına dayanıyor…Dizide burayı Sümer Dilmaç nam_ı diğer Kahveci Nihat işletiyordu…
Daha önce hiç gitmemiş olanlar için ise küçük bir önerim var;
Uykunuzdan feragat edin ve kahvenin en güzel manzaralı yerinden bir yer kaparak fırında simit kalmama ihtimalini sıfıra indirin…
Bol susamlı günler…
DeliKadın Nuray