Az önce cep telefonuma gelen mesajı hemen sizinle paylaşmak istiyorum... Biraz geç bildirilen mesaj ama olsun yetişen yetişir diyorum...

29-30-31 Ekim tarihlerinde yalnızca Turkcell müşterilerine %50 indirim...

İyi alışverişler,

DeliKadın Pınar
Kim hafta sonunu böyle bir ortamda geçirmek ister???
Cevapları duyar gibiyim :)))

Evet bende çok istiyorum hele ki dışarıda yağmur yağarken böyle bir ortama çok ihtiyacım olduğunu hissettim birden... Neyse fazla hayale dalmayalım en iyisi...

Şimdiden herkese iyi hafta sonları diliyorum.
Bugün cuma yaşasın :)

İki Deli Kadın

Dün akşam Boğaz Köprüsü’nde ki Cumhuriyet Bayramı kutlamaları muhteşemdi…

İnanın bu coşkuyu bu güzelliği anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalıyor…
Bu zamana kadar gitme fırsatı bulamadıysanız bir daha ki sene canlı canlı seyredin ve hayran kalın derim.


Delikadin Nuray





Şu domuz gribi çıktı çıkalı herkesin aklında tek birşey var. Nasıl korunuruz? Ben zaten temizlik ve özellikle ellerim konusunda çok hassas olduğum için bu konuya zaten normalde de dikkat eden bir insanım. Amma velakin tek korktuğum kişi oğlum... Hem bünyesinin biraz zayıf olması hemde yuvaya gitmesinden dolayı oldukça tedirginim...

Ne kadar sıkı sıkı tembih etsemde sonuçta henüz 4,5 yaşında... Geçen akşam girdiğim eczanede Pürel'in çocuklar için el temizleme spreyi ile karşılaştım ve hemen aldım..

Fiyatı : 5,5 TL

Gerçi pürel içinde etki etmediğini söylüyorlar ama yinede azda olsa temizler diye düşünüyorum... Sevgili Zeyno bana hastanede kullanılan Actoderm el dezenfekte suyundan aldı... Onu da yanımızda taşıyıp daha fazla dikkat ettik mi inşallah bize uğramaz diyorum ama maalesef ki doktorumuzun söylediği Türkiye nüfusunun 3/2'si okul çocuklarının ise %80'i bu mikrobu kapacakmış :(

Allah bizi korusun diyorum yalnızca...

DeliKadın Pınar

Benim gözümde bir deli de bu...Son günlerde bu klibe bayılıyorum...Fikir şahane...

İzlemek isterseniz http://www.niltakipte.com/

(Not : Nil'de benim gibi birşey karalayacağı zaman hep çiçek çizermiş.Siteye giriş yaparken farkettim...)

Delikadin Nuray

Dün annemle ile komşumuza giderken bir balkonda yakaladım onları...Dayanamayıp fotoladım...

Birbirlerine sarılmışlar bir sevgi yumağı oluşturmuşlardı ama benim fotoğraf çektiğimi görünce dayanamayıp güzeeel bir poz verdiler...
Komşumuza vardığımızda ise ben, annem, komşu teyzeler ve arkadaşım arasında geçen dumurluk diyalog ise aşağıda...
Annem : Göstersene şu sevimli şeylerin resmini...
Ben: Aaa evet..Baksanıza ne güzeller...
Komşu Teyze 1 : Aaaaa bu Makbule'nin çocukları...Ne güzelde çıkmışlar...
Komşu Teyze 2 : Bakiyim...Hayır canım çocukları değil Makbule'nin yiğenleri bunlar...
Ben : (İlk Dumur) Nasıl yani...Makbule Kim yaww?
Komşu Teyze 1 : Bu yavruların anneleri...(Bu arada tartışarak çocukları olduğuna mutabık kalıyorlar.)
Ben : Heee... (Ortama uyum)
Arkadaşım : Birde Ballı'ları vardı..
Komşu Teyze 1: Ahhh...Çook asil hayvandı...Bakkaldan pazardan gelirken hep karşılardı bizi sokağın başında...Ama senin kuzenin sürdü onu buralardan...
Ben : Aaaa Neden? :I
Komşu Teyze 1 : Hafifmiş...
Ben : Puhaahhaaaaa...Kim hafifmiş Ballı'mı?
Komşu teyze 2 : Kızım doğası gereği yapacak tabi.Yoksa nasıl devam edecek nesilleri...
Komşu Teyze 1 : Hep senin o kuzeninin yüzünden.Ona sor neden yollamış Ballı'yı?
(Gerçek sebep : O sokakta giriş katta oturan kuzenimin balkonunu sürekli talan ettiği için o da teyzemle birlikte Avrupa Yakasına yollamış.)
Ben : Hımmm...Makbule nerde peki?
Komşu Teyze 1 : Buralarda ama Muhtar bu sokağa gelmesine izin vermiyor...
Ben : Nasıl yani...Puhahahahaha...Koptuk...
Okuduğunuz üzere annem ve arkadaşlarıda bizden farksız değil...
Sevgiyle..
Delikadinlar...
Türk'üz , Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi;
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!!!

Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun...



İkideli Kadin
Aylardan Ocak-Şubat.... Eşim ve Çidoşum (eşimin kızkardeşi) beni 2. Bebek için ikna etmeye çalışıyorlar…
Ben yıllardır asla hayır 2. olmaz diyorum..:) Eşim bir sürü şey planlamış vs… Bir gün sevgili
Bilun’un sitesinde dolaşırken bu loğusa
tacına bayıldım… Pembiş pembiş…:) Hemen eşime ve çidoşa mail attım…
Bana bundan alacağınıza söz verirseniz size 2. bebeği doğuracağım diye :)
Canım kardeşim benim hemen Bilunla irtibata geçip siparişi vermiş ve 1 hafta sonra falan sürpriz şekilde elimdeydi…

Sen yeter ki doğur ne istersen sana alıcam diyordu güzel kardeşim…

İşte o zamandan bu zamana kadar evde duruyordu… E artık cinsiyetimiz de belli oldu bu tacı benim kullanacağım kesinleşti :)
O zaman gönlümüzdeki renk buydu… Allah ta gönlümüze göre verdi…

İşte size o müthiş taç…
Bilun’un sitesini dolaşırsanız daha ne kokoş taçlar, broşlar, tokalar göreceksiniz bir bakın :)

Sevgiler,
DeliKadın Pinar










27 Ekim 1981 gecesi doğmuşum... 29 yaşına girdim :)
Eşim, arkadaşlarım, annemler , tüm ailem çok güzel minik sürprizlerle mutlu ettiler beni...
Bütün gün cep telefonu mesajlarım, e-maillerim, facebooktan kutlamalar bitmedi valla :)
Sevilmek güzel şey... Hatırlanmak, unutulmamak, değer verilmek en güzeli...

Herkese yanımda olduğu için sonsuz teşekkürler...

Eşimin gönderdiği çiçekleri fotolamadım.. Ama akşam oğlumun ve anneciğimin aldığı çiçekleri çektim... :) Minik bir kutlama yaptık kendi aramızda... Ve pastamın üzerindeki süsü çektim...
Sevgiler,
DeliKadın Pınar
Adımızdan belli değil mi?
Deliyiz işteee...

Bayılıyorum böyle sitelere...
Resmini yüklüyorsun taaa 1940 modasından 2000 modasına kadar seni şekilden şekile sokuyor...
Bunlarda Pınar ve benden birer örnek...

Delikadin Nuray



Mevsimlerden kıştır ama adamın biri bu soğuğa rağmen tişörtle geziniyordur.
Görür görmez içimizden şunu geçirmez miyiz?
Yada tanıdığımız biri ise “Ne dolanıyorsun Manisa Tarzanı gibi” demez miyiz?

Ben dalga geçmek adına derdim açıkçası ama artık demeyi düşünmüyorum…
Çünkü ben Manisa tarzanının bu kadar değerli bir insan olduğunu, Türkiye’nin ilk çevrecisi hatta dünyanın ilk çevrecisi olduğunu bilmiyordum… (Bu zamana kadar nasıl bilmiyormuşum üzüldüm vallahi halime.)

Tatile giderken yolumuzun düştüğü Manisa’da çoook lezzetli bir Manisa kebabı sipariş etmem ve altına açılan servis kağıdının Manisa Tarzan’ın hayat hikayesini yazması ile bu güzel, değerli insanı çok geçte olsa öğrenmiş oldum.

Sizde öğrenmek isterseniz aşağıdaki yazıyı okuyabilirsiniz.

MANİSA TARZANI KİMDİR?

Manisa ile bağlantısı Türk ordusu ile beraber Manisa’nın kurtuluşunda kente girmiş olmasıdır. O yıllarda kül yığını haline gelen Manisa’yı eski haline getirebilmek için, yaşamı boyunca Manisa’ya ve Spilios’a binlerce ağaç dikmiştir.Ahmet bedevi ; Tarzan esprisine uygun bir biçimde,yaz-kış siyah şort upuzun sakalı ile o efsanevi tarzan filmlerinin bir izdüşümü gibi yaşamıştır.Manisa’yı yeşillendiren tüm ulu ağaçları o dikmiş, dikilmesine öncülük etmiştir. Dağda tek başına bir kulübede yaşamını sürdürerek ağaç kesenlerin korkulu rüyası olmuştur. Tarzan’ın Spil dağı’ndaki kulübesine insanlar otuz dakikada yol alırken tarzan bu yolu altı dakikada çıkmış, üç dakikada inmiştir. Hem de her gün üç dört kez. Tarzan eşsiz bir doğa sanatçısıydı. Manisa’ da yeşilin tonunu kanıyla, canıyla yarattı. Tüm fidanları orman olurken o kitaplaştı.
Kendisini ise şöyle dile getirmiştir ;

“Ahmet Bedevi bir çıplak garip adamdır. Ama ölünce ağaç sevgisi sembolü olacak,hangi idareci ağaç kestirirse rüyasına girecek,boğazına sarılacağım. Bu memleketin yeşile, yeşilliğe, ağaca, çiçeğe ihtiyacı var. Bu sevgiyi yaşatın ne olur ? ”

Keşke hepimiz birer Manisa tarzanı gibi çevremize karşı duyarlı olabilsek…

Delikadin Nuray


3 boyutlu teknikle çekilen ilk belgesel olma özelliğini taşıyan Okyanus Dünyası, bir su kaplumbağasının okyanustaki yolculuğunu anlatıyor. Filmin orijinal seslendirmesini Oscar ödüllü Fransız yıldız Marion Cotillard'ın yaptığını da hatırlatalım.

Konusu
Okyanus Dünyası 3D, izleyicileri gezegenimizin yaşam kaynağı okyanusların mucizevi ve zengin dünyasına davet ederken, bu görkemli dünyayı ve sakinlerini korumamız altına almamız için ilham kaynağı oluyor. Filmde, dalgaların altında normalde görülemeyen ve unutulmaz bir yaşama şahit olunurken, manta vatozu, çekiç balığı, deniz tavşanı ve deniz ejderi gibi mucize canlıların yaşamı izleniyor.

Marion Cotillard (Deniz Kaplumbağası)

Bir su kaplumbağasının okyanustaki yolculuğunu 3D farkı ile izlemeye hazır olun...
3 boyutlu sinemada ilk uzun metraj belgesel olma özelliğini taşıyan film, izleyenleri bu büyülü dünyaya daha da yakınlaştıracak.
Kendinizi bu zengin ve nazik ekosistemin kucağına bırakmak istiyorsanız su kamplumbağamızın önderliğindeki bu derin yolculuğu kaçırmamalısınız.
Avustralya’daki “Great Barrier” resifinden Meksika’daki Roca Partida’ya kadar geniş bir alanda köpekbalıklarıın hayatına şahit olacağız.
Dalgaların altında normalde göremedeğimiz ve unutulmaz bir yaşama şahit olurken, manta vatozunun büyüleyici bale gösterisine, çekiçbalığının soylu ailesine, aslanbalıklarının acımasızca avlanışına, genç bir grup yunusun ag futbolu oynamasına, deniztavşanının inanılmaz İspanyol dansına ve deniz ejderine de rastlayacağınızın garantisini verebiliriz. Dünyanın en büyük balinasıyla burun buruna gelmenizin sözünü de şimdiden verebiliriz...”

Gelen mailde bunlar yazıyordu... Bende oğlumla gideyim bari bakalım nasılmış...

Sonra yorumlarımızı yazarız...

Sevgiler,
DeliKadın Pınar

Dün akşam ilham geldi meyvelere şekil geldi... :)
Delikadin Nuray

Eski evimdeki stickerların hepsi birbirinden güzeldi ama en çok beğenilen bu oluyordu.Nereye yapıştırsam nereye yapıştırsam diye evin içinde dönerken aklıma bu daldaki kuş resmini duvardaki tablomun üzerine yapıştırmak gelmişti.İyiki de gelmiş...Çoook güzel bir hava yaratmıştı salonuma...

Delikadin Nuray
Hayvanları çok severim ama sadece uzaktan…Evde beslediğim Japon balıklarım öldüğünde yeterince ilgi gösteremediğimi düşünüp vicdan azabı çekmiş birde cesedini çöpe atmaya kıyamayacak kadar çok severim yani...

Çocukluğumda yaşamış olduğum bazı kötü olaylardan olsa gerek yakın temasta bulunmaktan ise çok ama çok çekinirim.
Özellikle köpeklerden bu kadar çok korkmam ise çocukluğumda arkadaşlarımla bir süs köpeğini deliye döndürerek sonunda beni bir şekilde yakalamasına ve hart diye ısırmasıyla ile başlamış seneler sonra ise bir akşam arkadaşımdan dönerken komşu bahçeye salınan kangal köpekler tarafından kovalanarak kendimi apartmanımıza zor atmam ile bitmiştir.(Apartman kapısını nasıl pençelediklerini ise ömrüm boyunca unutamam herhalde... )

Eğer sizde benim gibi köpek gördüğünüzde ne yapacağını bilemeyenlerdenseniz işte size muhteşem bir alet Köpeksavar…


Küçük dostlarımıza hiçbir zarar vermiyor sadece ses dalgası yayarak yanımıza yaklaşmalarını engelliyor.Satın almak isterseniz arama motorundan köpeksavar olarak aratın birkaç seçenek bulabilirsiniz.

Delikadin Nuray

Çok güzel benzetmişler…Bayıldım valla…

Bir bardak çay deyip geçmeyin aslında birçok gerçeği gösterir, hayatımızdan bir kesittir.

Çayın Alt Demliği "KAYNANADIR"
Sürekli Kaynar Durur.Hatta dikkat edilmezse TAŞABİLİR…

Üst demlik" GELİNDİR"
Alt demlik kaynadıkça onunda Hareketi artar.
Ama Zamanla da Olgunlaşır ve Demlenir....

"GELİNİN KOCASI” ise Bardaktır.
Her iki Çaydanlıktan da Yeterince Nasibini Alır.Biraz Kaynana Doldurur onu;Birazda Gelin...
Bu nedenle de Denge Unsurudur.
Açık ya da Demli çayın Hoşa gitmemesi Bundandır.... .

"ÇOCUKLAR" Çayın Şekeridir. Tat verir. Çok Şeker Çayın Lezzetini Bozar.Şekersiz çaya alışanlara ise bir tanesi bile fazla gelir...

"GÖRÜMCE" ise Çay kaşığıdır. Arada Bir gelir; Karıştırıp Gider....

"KAYINPEDERE GELİNCE" o da "Çay Tabağı"dır.Çayın Demine, Suyuna Karışmaz; Bir Kenarda Lök Gibi Oturur.Sadece Dökülenleri Toplar ve çevreye zarar vermesini engeller.
Ancak Ara sıra boşaltılması gerekir,Yoksa Taşıp Her şeyi berbat edebilir.

"ÇAY SÜZGECİ"
Ailenin Sahip olduğu Değerlerdir.Aileyi Dış Müdahalelerden Korur.Delikler Büyük olursa Çayın Tadı Kaçar.
Suyu Isıtan "ATEŞ" ise HOŞGÖRÜDÜR.
O Olmadan, Çay da Olmaz.

KISACASI
Bir Bardak Çay "AİLEDİR"ve
Ağız Tadıyla içilen Bir Bardak çayın Üstüne Yoktur..

Sevgiyle...

DeliKadin Nuray
Hayat dediğin soldan sağa 5 şişe, gerisi palavra...

Mail ile ulaşan bu resmi o kadar anlamlı buldum ki sizinle paylaşmadan edemedim... Sırası ne kadarda doğru değil mi???

DeliKadin Pınar

"Tanrı Bozcaada'yı insanlar daha uzun yaşasın diye yaratmış." .. demiş tarihçi Heredot.Mimarisi ve doğası bozulmamış ender tatil beldelerinden biri olan, Bozcaada’nın masmavi sularında rahatlamak, şehrin stresini atmak için birebir.

Bozcada Türkiye'nin üçüncü büyük adası ve köyü olmayan tek ilçesi.
Adanın eski adı Tenedos. Pers, Helen, Roma, Bizans ve Venedik egemenliklerinde yaşayan ada 1
328 yılında Türklerle tanıştı. Osmanlı İmparatorluğu'na 1455'te katıldı. 1912 yılında Yunanistan'ın eline geçti. 1923'te ise Lozan Antlaşması'yla Türkiye'ye verildi. Halkı bağcılık, şarapçılık, turizm ve balıkçılıkla uğraşır. Sofralık çavuşüzümü çok meşhurdur.
Ahalisi hem Türklerden, hem de Rumlardan oluşan adadaki küçük kasabada bugün bile Türk ve Rum mahalleleri bulunuyor.

Bozcaada kasabasında bir okul yapımı sırasında, İlyada Destanı'nda adı geçen antik Tenedos kentinin izlerine rastlandığı biliniyor. MÖ 6. yüzyıldan Roma Dönemi'ne dek kullanıldığı anlaşılan kent nekropolünde pişmiş toprak heykelcikler ve çanak çömlekler bulunmuş. Kuzey yönünde ise bir başka destanın yaşandığı Çanakkale Boğazı ve kıyıları uzanıyor.
Bozcaada KalesiAdaya gelenlerin ziyaret ettikleri yerlerden biri de tarihi Bozcaada Kalesi. Adanın kuzey burnu üstünde kurulmuş olan kalenin, kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor.
Venedik, Ceneviz ve Bizanslılar döneminde kullanılan kale, Çanakkale Boğazı'nın önemi nedeniyle Fatih Sultan Mehmet tarafından onarılmış. Kale, görkemli görünüşüyle dışarıdan olduğu kadar içerden de etkileyici. Ilık havada taş basamaklarla surlar ve burçlara tırmanan ziyaretçiler, Bozcaada'nın panoramasını farklı açılardan izleyip, fotoğraflama olanağı buluyorlar.

Bozcaada’nın plajları ise, Ayazma Koyu, Sulubahçe Koyu ve Habbeli Koyu'dur.


Bu tanıtımdan sonra gelelim benim notlarıma... Bozcaadaya gideceksiniz Geyikli iskelesine mutlaka erken gidin. Vapurun 2 saatte bir kalktığını göz ardı etmeyin yoksa inanılmaz derece de sıra beklersiniz... Biz son araba olarak girdik çok şanslıydık :))


Bunun dışında güzel lokantaları var hem sahil kenarında hemde içeride... Hoş bir sabit pazarı var.. Ayazma plajı gerçekten harika... Çeşme-Ilıca 'dan sonra gördüğüm en güzel kuma sahip diyebilirim... Dönüş için mutlaka vapurdan rezervasyon yaptırmalısınız... İner inmez yaptırın yoksa bozcaada da daha fazla kalmak için mecburi sebebiniz olacaktır...


Benim hamileliğimin zor ve bulantılı dönemlerine geldiği için ben , eşim ve Alpişim 3 farklı noktada yemek yedik :))) Ve gezi planımız tura yönelik olduğu için sabah gidip akşam en geç vapurla geri döndük... Ve şuna karar verdik ki 2-3 günlük gidilip , kalınabilecek güzel bir yer...


Kale ziyaretimizde ise oğlum kendini kahraman ilan edip kılıcıyla tüm kaleyi kurtardı... :)

DeliKadın Pınar
Pınar Fish Finger'ları migrostan 1 TL'ye satın almak ister misiniz?

O zaman haydi oyuna...


Fikrimühim yine yaptı yapacağını ve çok güzel bir ütü kampanyasından yararlanmama sebep oldu...

Tam da ütüm bozulmuşken ve 2,5 senelik evli olmama rağmen ütü yapmaktan sıkılmış olduğum bir dönemde hızır gibi yetişti imdadıma...

Nasıl mı?

Bana ütü yapmayı sevdirecek ve işimi kolaylaştıracak ütü piyasasının en iyi markası ve modeli olan Philips Buhar Kazanlı GC7330 ütüyü neredeyse %80 indirim ile satın almamı sağlayarak...

Bu akşam kampanyadan yararlanmam için son günümdü ve koştura koştura satın almak için daha önceden belirtmiş olduğum alışveriş merkezine giderek ütüme sahip oldum.Henüz açıp denemedim ama kullanan biri olarak nam'ını daha önce Pınar'dan duyduğum için çok iyi olduğunu biliyorum.

Ütümün yanında bir de bana eşime dostuma dağıtmam için 75 tl'lik indirim kuponu verdiler.Sadece bu modelde değil Philipsin başka 2 ütü modelinde daha geçiyor bu kupon.
Geçerlilik süresi 23 Kasım 2009 tarihine kadar...Haberiniz ola...

Sizde bu aralar ütü almayı düşünüyorsanız ve indirim kuponlarından yararlanmak isterseniz durmayın hemen bana mail atın...

Bu ütü sayesinde belki ütüyapmayısevenler adında bile dernek kurabiliriz...Olur mu olur valla...


Hızlı ve Kolay Ütülü Günler!!!

Delikadin Nuray
Magnetleri hep çoook sevmişimdir..Hemen hemen her gittiğim yeni yerden muhakkak bir magnet almaya özen gösteririm...Benim gitmediğim bir yer olursa da özellikle yurtdışına çıkanlara sipariş veririm.

Daha önceki yazımda da bahsetmiştim; Kelebekler vadisindeki taşlara hayran kalmış ve yanımda hatıra olarak getirmeden edememiştim.Özellikle bazılarınıda hayalimdeki şekile göre özenle seçmiştim ki geldiğimde kolaylıkla hayata dönüştürebileyim diye...

İşte ben bu özenle seçtiğim taşlardan daha önce renkli taşlardan yaptığım gibi yine papatya şeklinde bir magnet yaptım...


Papatyaları çok severim öyle ki okul yıllarında iken bile canım sıkıldığında bıkmadan usanmadan binlerce papatya çizerdim defterime.Şimdi ise bir sürü papatya magnet...(Psikolijide de bu karalamala şekillerin insanın iç dünyasını yansıttığını ve şekillerin bir şifresinin olduğunu okumuştum bir yerde...Acaba papatya ne anlama geliyordur?Bilen varsa benimle paylaşırmı ne demek olduğunu?)



Malzemeler çok basit....
  • Herhangi bir firmaya ait magnet yada mıknatıs

  • Makas

  • Sıkı bir yapıştırıcı

  • Ve şekil vereceğiniz asıl malzemeler ( boncuk, doğal taş, renkli taş vb.gibi şeyler)

Yapılışı ise taşların üstüne yapıştırıcı sürerek istediğim şekli verdim,kuruması için dinlenmeye bıraktım ve sonra kalan kısımları makas yardımıyla traşladım...

İşte bu kadar...

Bol papatyalı günler...

DeliKadin Nuray
Tatile çıkarken ne nereye gideceğimizi karar vermiştik ne de nerede kalacağımıza…

Ben ve Sesido yüreğimizin sesini dinleyerek canımız nereye gitmek isterse oraya gittik, beğendiysek gezdik, yedik, içtik, bol bol resim çektik hatta konakladık…




1,5 ay Muğla’ya yolu düşen bir arkadaşımızın rastlantı sonucu keşfettiği ve tavsiyesi üzerine bizimde uğradığımız, beğendiğimiz ve konakladığımız 2 yer oldu.

Belki yarın bir gün sizinde yolunuz düşerse aklınızda bulunsun diye paylaşıyorum sizinle…

İlk durağımız Çınar Muğla evleri...

Kleopatra (Sedir) Adası’na kalkan motorlara sadece 2 km uzaklıktaki bu yer bugüne kadar gördüğüm en güzel, en otantik yerlerden biri.Çınar ağaçlarından oluşturulmuş orman içinde ahşaptan tertemiz köy usulü evler ister tek katlı ister çift katlı, yer minderleri, şömine yani köy evi deyince aklınıza gelen her şey var bu evlerde.


Yediğimiz yemekler ise öyle lezzetliydi ki tabağımızdaki yemekler bitmesin diye dua ettik :) Hatta Ölüdeniz’de iken yemeklerini canımız çekince bir ara kalkıp gitmeyi bile düşündük vallahi…

İlgilenler için ise küçük bir fiyat bilgisi biz küçük olan evlerde kaldık ve oda için 70 tl verdik.Sabah kahvaltısı da dahil.

İncelemek isterseniz http://www.cinarmuglaevleri.com/ adresinden detaylıca görebilirsiniz.


Sevgiler

DeliKadin Nuray



Fikrimühim'den Colgate ağız sağlığı ile ilgili paketim geldi.İşte bunlarda pakettimden çıkanlar...

Bu paketlerle hem yeni çıkan ürünlerden haberdar oluyorsunuz hemde ürünü deneme şansınız oluyor...Ağızdan ağıza reklamı da cabası...
Dün akşam servise bindiğimde kaç kişi elimdeki pakete bakıyordu.Hatta bir arkadaşım dayanamayıp sordu.Bende detaylıca anlattım."İlk fırsatta Fikrimühim'e üye olucam bayıldım ben bu siteye" dedi...

Sizde hala üye değil ve üye olmak isterseniz işte adres

DeliKadin Nuray



Pazar akşamı istanbul'da evimizdeydik...
Tatilimiz süperdi...Gezip gördüğüm yerler rüya gibiydi...
Ama bu güzelliklere rağmen İstanbul'u, evimi özledim mi?
Hemde çooook...


Düldülümüzle Marmaris ve Ölüdeniz arasında bir çok koy ve yer gezdik.Kelebekler Vadisi, Sedir Adası ve Saklıkent hayran kaldığım yerlerden sadece üçü...

Hatta Kelebek vadisi sahilinden dayanamayıp İkea'da para ile satılan güzel beyaz ve renkli taşlardan çantama atarak hatıra olarak yanımda getirdim...Taşlarımla ilgili güzel planlarım var desem şaşırmazsınız herhalde...
Tatil mahrurluğumu üstümden atar atmaz sizinle paylaşacağım çok şey var...
Ama şimdilik müsaade...
Sevgiyle...
DeliKadin Nuray
Teenager gruba hitap eden bu parfümün kokusu da reklamı
ve tasarımı kadar güzel...

Tv 'de her zaman bu kadar uzun bölümüne denk gelmiyorsunuz ama baştan sona izleyin...

Ürünü tasarlayan tüm ekibe de ayrıca tebriklerimizi iletiyoruz...


Geçte olsa şimdi tatil yapma sırası bende...
1 hafta yokum İstanbul'da...Detaylar döndüğümde...

Pınar'cım blog sana emanet...

Sevgiler...

DeliKadin Nuray




Yolunuz Kemerburgaz'a düşerse şayet mutlaka Kardeşler Lokantasına uğrayıp dönerinden yemelisiniz... Döneriyle meşhurdur zaten... Salaş bir mekan biraz yer bulmak için bekleyebilirsiniz ama uzun sürmüyor...

Biz cuma günleri genelde ekip olarak öğlen yemeklerini şirkette yemektense dışarıda yemeyi tercih ediyoruz. İşte böyle bugünlerden birinde kemerburgazdaki dönerciden haberim oldu...

Hele hele o döneri yedikten sonra yandaki kahvede türk kahvesi hüpürdetmek yada güzel çayından içmek çok güzel geliyor insana...

Sohbet, muhabbet, arkadaşlar, işten uzaklaşmak :) herşey harika gerçekten...

Bu arada mutlaka sütlaçından da tavsiye ederim.

Afiyet olsun.

DeliKadın Pinar


Ramazan ayıydı bayramdı derken uzuuuuunca bir aradır şöyle keyifli keyifli Pazar sabahı kahvaltımızı yapamamıştık.Küçük eniştemi de bu güzel fikrin büyüsüne kaptırarak Pazar sabahı Çengelköy Çınaraltı’nda kahvaltı etmeye karar verdik.
Hazırlanmamız evden çıkmamız derken oraya gitmemiz 11.00'i buldu.
Bu kahvenin en kötü yanı böyle janjanlı saatlerde çoooook kalabalık olması ve ayakta duran insanların masalarda oturan insanların başlarında “hadi bir an önce kalkın” der gibi durmaları…

Ama biz bunlara rağmen yılmadık ve büyük bir azimle küçük ablam ile yer bulmak için eşim ve eniştemde ise fırında simit alma kuyruğunda savaştık…:)
Aslında yazarken bile ne eziyet çekmişiz yaww dedim ama sonra o gevrek simitlerin tadı ve Çengelköy salatalıklarının tadı damağımda canlanınca bu eziyete değer diyerek vazgeçtim…
Buraya içecek dışında her şey getirebilmeniz ve muhteşem boğaz manzarası ise cabası…

İşte aşağıda da resimlerini gördüğünüz simit ve çayımızın yanında evden getirdiğimiz bize eşlik eden hamhamlar…


Aşağıdaki minnoşta bir elinde peynir bir elinde salatalık ile artistik poz veren 4,5 yaşındaki yiğenim Azra…



Belki bilmeyenler vardır bu kahvenin ün alması taaaa çocukluğumun muhteşem dizisi Süper Baba’nın zamanına dayanıyor…Dizide burayı Sümer Dilmaç nam_ı diğer Kahveci Nihat işletiyordu…

Daha önce hiç gitmemiş olanlar için ise küçük bir önerim var;
Uykunuzdan feragat edin ve kahvenin en güzel manzaralı yerinden bir yer kaparak fırında simit kalmama ihtimalini sıfıra indirin…

Bol susamlı günler…

DeliKadın Nuray